7 Ocak 2009 Çarşamba

 Üzeyir Garih

















Neredeyse sekiz sene geçmesine rağmen,  hala daha kanlı cinayetiyle ilgili iddialar ortaya atılan ve şüphe uyandırmaya devam eden zat-ı muhterem.
(Üzeyir Garih cinayeti:  25 Ağustos 2001, Cumartesi - Eyüp Sultan Mezarlığı)

(Genelde hayatla ve insanlarla duygular üzerinden bağ kurmaya çalışan biri olarak,)  Hakkında anlamlı bir duyguya sahip olmadığım biri.  Bazı tv tartışma programlarında denk geldiğimi hatırlıyorum sadece  (Samanyolu tv'de),
evlilik üzerine birkaç yorumunu hatırlıyorum... Sevgi evliliklerinin uzun süreli olmadığına inandığını söylemişti eşiyle beraber katıldığı bir programda, onu hatırlıyorum mesela...

Dediğim gibi,  kendisi hakkında anlamlı bir duygum yok;  ancak bu ülkede doğmuş, bu ülkede yaşamış ve bu topraklarda kendini gerçekleştirme fırsatı bulmuş kişiler ilgi gösterilmeye değerdir diye düşünmüşümdür.
Gerçi ilgiye değer olması yüzünden değil de kanlı kördüğüm cinayeti ile ilgi uyandırmakta kendisi...  Uzun zamandır televizyon izlemiyorum açıkçası. Bunun üzerine de belki bir ara yazarım, ama bazı gazeteleri takip etmeye çalışıyorum.  Son yıllarda adeta hayatımızın bir parçası haline gelen 'Ergenekon mevzuları'  döne döne gündemlerken, ilginç bir şekilde gelip bir ucu da Üzeyir Garih'e dayandı.  Dışarıdan bakan için  "yok artık daha neler!" denecek karmaşalar silsilesi...

ALARKO  bünyesinde (anladığım kadarıyla önemli) görev yapmış ve aileye de yakın olan bir isim,  cinayetten sonra polisin  (kendisine polis süsü vermiş kişilerin),  Üzeyir Garih'in torunlarından birini kelepçeleyerek götürdüğünü; ertesinde aileye  "Olayı medyada duyurmaları halinde cinayeti bu çocuğun işlediğini açıklayacaklarını"  söyleyerek yüklü miktar para talebinde bulunduklarını ve paranın ödendiği,  torunlarının da apar topar Amerika'ya yerleştirildiği gibi şeyler söylüyor.

Katili olarak tutuklanan Yener Yenmez'in,  askerlik yaptığı o dönemde, bugünün Ergenekon sanıklarından Fikret Karadağ ve Tuncay Güney ile beraber yakalanmış olan teğmen Mehmet Oğuz'un askeri olduğu söyleniyor. Olaylar gelişiyor/geliştiriliyor  ve  Haydar Aliyev'e  kadar uzanıyor.

Sonuçta  "Para istedim. Vermeyince öldürdüm"  diye cinayete kurban giden bir adam,  cüzdanına dokunulmadan  ve değerli  (50 bin dolar gibi deniyor)
Rolex saati kolundan çıkarılmadan, cüzdanı alınmadan kanlar içinde yerde yatıyor.  Gömleğindeki bıçak darbelerini gösteren ve kayıtlarda yer almayan bir şema,  Adli Tıp Kurumu'nda çalışan, Ergenekon dünyası ile yakın ilişkiler içinde olan bir uzmanın  (Ümit Sayın)  evinden çıkınca olay tekrar gündeme geliyor.

bakınız:  Üzeyir Garih cinayetinde yeni gelişmeler



İlgili bazı haberler:
1)
 Üzeyir Garih,  darbe girişimine destek vermediği için mi öldürüldü?  -
16 Aralık 2008, Radikal
2)
 Garih'in kanlı gömlek şeması Sayın'da
3)  Ergenekon'da Sayın'a Üzeyir Garih sorusu - CNN Turk sitesinden duruşma günü hakkında uzun bir yazı




EDIT:
Fethullah Gülen'in  Papa II. Jean Paul ile  Vatikan'daki görüşmesini  (9 Şubat 1998)  Üzeyir Garih ve dönemin Vatikan İstanbul Temsilcisi Georges Marovitch'in ayarladığı söylendi. Wikileaks belgelerinde de konuyla ilgili Üzeyir Garih ve ABD'deki etkili Yahudi kuruluşlarından Anti-Defamation League (ADL) Başkanı  Abraham Foxman'ın adları geçiyordu.



Hiç yorum yok: